Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Lideri Devlet Bahçeli, partisinin Meclis’teki grup toplantısında açıklamalarda bulundu.
Bahçeli, bir programda yaptığı “31 Mart kesin gün değil çünkü tarih değişti ama yine de sembolik bir 31 Mart… Ya gerici ordular, avcı taburları ya da hareket ordusu” açıklamasıyla sanatçı Zülfü Livaneli’yi de hedef aldı. Yerel seçimleri kazanacağız.” Bahçeli, “Bunlar Türkiye karşıtlığında buluşan, millete karşı en ağır hakaretleri lüzumlu gören, sandıkları küçümseyen ergen yobaz zihniyetlerdir. Millete gerici demek küfürdür. “Millete gerici demek Türkiye’ye arkadan bakmak demektir. “dedi.
Bahçeli’nin konuşmasından satırbaşları şöyle:
İLK DÖNÜM NOKTASI 17 MART’TA BÜYÜK KONGREMİZ: Bizi takip eden vatandaşlarımızı en kalbi duygularımla selamlıyorum. Şehit olan kahramanlarımız bizleri ne kadar üzse de Türk Yüzyılına kararlı adımlarla girdik. Zülfikar’ı taşıyacak cesur yüreğin Türk milletinde olduğuna inanıyoruz. Hayatı bir okyanusun enginliğiyle anlıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti’nin egemen hukukunu korkusuzca savunuyoruz. Bir kıvılcım olarak üstlendiğimiz her çabada amacımız dev bir yanardağa dönüşmektir. Hiçbir çabamızda başarısız olmadık. Bizim için iki önemli dönüm noktası var. İlk dönüm noktası 17 Mart’taki büyük kurultayımızdır. Üç hilal 55 yıldır Türk milletinin birlik bayrağıdır. 14’üncü olağan büyük kongremiz yeni yüzyılın bilincini taşıyacak. “Gizlenmeyi tercih edenler değil, davasını omuzlayan, risk alan, her türlü saldırıya direnen herkes benim gözetimimdedir ve onlarla yolumuz aynıdır.”
GÜN GELDİĞİNDE HESABI İSRAİL VE ABD ELE VERECEK: İnsanlığın barış projesini hazırlarken verdiğimiz kararın ne kadar doğru olduğu daha iyi anlaşılacaktır. ABD ve İngiltere’nin Yemen’e yönelik saldırısı ve Gazze Şeridi’ndeki vahşet aslında insanlık onuruna ve bölgesel barışa hiçe sayılıyor. Dünyanın en fakir ülkelerine saldırmak sadece vandallık değil aynı zamanda beceriksizlik ve korkaklıktır. Kanaatimizce hakim uluslararası sistem çökme aşamasına girmiş ve inandırıcılığını tamamen kaybetmiştir. 21. yüzyılda soykırım yapan İsrail’in yargılanması yeni gelişmeleri tetiklerken, bu terör devletini destekleyen ABD’nin giderek prestij kaybetmeye başladığı da açık. Günü geldiğinde İsrail ve ABD döktükleri kanın hesabını mutlaka verecektir. Bizce özellikle Amerikalılar, ABD’ye sahip çıkmalı ve böyle olsa bile bu işin böyle devam etmeyeceğini açıkça görmeliler. ABD sözde müttefik ama son 74 yılda Türkiye ile neredeyse hiçbir anlaşmazlık yaşanmadı. Bugün ABD’yi sorgulamak bir bakıma terörü sorgulamak anlamına geliyor. Ekonomik krizlerin altına bakın, karşılaşacağınız düşmanlık ortadadır. FETÖ’nün, PKK’nın, devşirilen siyasetçilerin, DEAŞ’ın ve anonim sivil toplum kuruluşlarının sahiplerinin Brüksel-Washington hattını takip ettiğini açıkça ifade edebilirim. Artık yüzümüzün içine bakarak sırtımızdan bıçaklanmaya sabrımız ve tahammülümüz kalmadığını tüm dünyaya haykırıyoruz. ABD’nin PKK ve YPG ile ilişkisini ve izlenimini gizlemenin artık hiçbir yolu yok. Devletimizin arşivleri Avrupa-PKK-ABD ilişkilerini doğrulayan belgelerle doludur. Türkiye bu alçak ilişkilere göz yummayacak ve sözde dost dediği müttefiklerin bu ilişkileri baltalamasına seyirci kalmayacaktır.
Dağda ve sınırda mücadele ettiğimiz hainlerin siyasi cephesi olan DEM’lilerin TBMM’de bulunması adalet ve hukuk ucubesi, siyaset ve demokrasi ayıbıdır.
(HABER MERKEZİ)
